Üniversitemizde
“Aile Bağlarının Önemi” adlı panel düzenlendi
Aile
ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından organize edilen “Aile Bağlarının
Önemi” adlı panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Ahmet Özdemir’in
yaptığı ve Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve Rektörümüz Prof. Dr.
Abdurrahim Alkış’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde; aile yapısının
korunmasının toplumsal direncin anahtarı olduğu vurgulandı.
Panelde; geçmişte uygulanan nüfus planlaması politikalarının doğurduğu sosyal
sorunlar öne çıkarıldı
Şırnak
Valiliği, Şırnak Belediyesi, Şırnak Üniversitesi, Aile ve Sosyal Hizmetler İl
Müdürlüğünün paydaş olduğu ve Üniversitemiz 15 Temmuz Kongre ve Kültür
Salonunda gerçekleştirilen panele; Şırnak Valisi Birol Ekici, Şırnak Belediye
Başkanı Mehmet Yarka ve Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim Alkış, İl Emniyet
Müdürü Serdar Büyükleblebici, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. E. Mustafa Eyyuboğlu, Aile ve Sosyal
Hizmetler İl Müdürü Salih Kaya ve çok sayıda aile katıldı.
“Aile
Bağlarının Önemi” adlı panelin açılış konuşmasını Şırnak Valisi Birol Ekici
yaptı. Vali Ekici, ülkenin gündemini ve kaynaklarını yıllardır tüketen ve
gündemin ilk sıralarında yer alan terör sorununun bittiğinin altını çizerek,
şunları kaydetti; “artık, ülke olarak, devlet olarak ekonomik, kültürel ve
özellikle sosyal yaşamımızın gelişmesine öncelik vereceğiz. Bu sosyal yaşamın
asli unsuru olan aile kurumuna özellikle eğileceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatları ve öngörüsü doğrultusunda aile yapımızın güçlendirilmesi ve
çocuklarımızın-gençlerimizin başta terör olayları olmak üzere, uyuşturucu,
alkol ve buna benzer kötü etkinlik ve alışkanlıklardan uzak tutacağız, onları
koruyacağız. Şırnak ilimizde de bu görevi başta ben olmak üzere bütün kurum
yöneticilerimizle birlikte sürdüreceğiz.”
Şırnak
Valisi Birol Ekici’nin açılış konuşmasının ardından panele geçildi. Moderatör
Doç. Dr. Ahmet Özdemir, ailenin çocuklar ve gençler için anne rahmi gibi
güvenli bir yer olmasının gerekli olduğuna vurgu yaparak bu güven ortamını da
anne ve babaların sağlayabileceğini dile getirdi. Doç. Dr. Özdemir, konukları
Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim
Alkış’ı, “Sayın Belediye Başkanı Mehmet Yarka sadece şehir imarına değil,
sosyal projelere de imza atıyor. Diğer tarafta ise Rektör Hocamız Sayın Prof.
Dr. Abdurrahim Alkış… Sayın Hocamızın da aileye ayrı bir anlam ve önem
verdiğini biliyoruz. Ben, katılımlarından Sayın Başkanımıza ve Rektör Hocamıza
teşekkür ederek sözü onlara bırakıyorum” şeklinde anons etti.
Panelde
söz alan Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka, evlilik ve çocuk sayısı üzerine
yaptığı değerlendirmede, “Yeni evlenen çiftlere her zaman ‘en az dört çocuk
yapın’ diyorum. Çünkü güçlü bir toplum, ancak güçlü ailelerle mümkündür. Sanal
dünya, aile bağlarını zayıflatıyor. Gençler lükse özeniyor, bireyselleşme
artıyor. Eskiden sekiz kardeş bir odada yatarken, şimdi herkes kendi odasında,
kendi dünyasında” ifadelerini kullandı. Kendisinin erken yaşta evlendiğini ve
çocukları ile kurduğu güçlü aile bağlarının hayatına olumlu katkılar sunduğunu
belirten Şırnak Belediye Başkanı Yarka, kadınların sosyal hayattaki yerinin
güçlenmesinin de toplum için büyük bir kazanım olduğunu söyledi.
Modernizmin
aile yapısını tahrip ettiğinin altını çizen Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim
Alkış, ailenin sadece bireysel bir mesele olmadığını aksine bir beka meselesi,
toplumların varlık-yokluk meselesi olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle
sürdürdü; “Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri temel hedeflerinden
olan kadına yönelik şiddeti önleme politikası, kokuşmuş gelenekten kaynaklanan
kadına yönelik şiddeti büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Fakat modern hayatta,
kadına yönelik tahmin edemediğimiz kadar farklı şiddet türleri ortaya çıkmaya
başladı. Fiziksel şiddeti defalarca aratan psikolojik şiddet türleri türemeye
başladı. Yalnızlık ve ilgisizlik başta olmak üzere çok dehşetli şiddetler
türedi. Modernite ile gelen ve henüz isimleri tam olarak konulamayan birçok
şiddet çeşidi görmeye başladık. Ailenin temel unsurlarından olan anneler, çok
zor işlerde çalışmaya başladı; prensesliğini, sultanlığını yitirdi. Yalnızlık,
ilgisizlik, bohem yaşam tarzı gibi sorunlar ortaya çıkmaya başladı.
Ulvî/Kutsal
Cinselliğin Yerini Süflî/Pespaye Cinselliğe Bırakması, Aileye Yönelik En Büyük
Tehditlerden Birisidir
İslam
bilginlerine göre erkek bedeni kuvvet, kudret ve azameti temsil ederken; kadın
bedeni cemâli/güzelliği, saadeti ve ebediyeti temsil eder. İkisinin ilahî
prensipler çerçevesinde bir araya gelmesi, bir çeşit cenneti yaşatır. İnsanın
cennetten geldiğini kendisine hatırlatır. Cinsellik bu yönüyle kutsaldır. Fakat
bu birleşmenin meşruiyet sorunu varsa, bu tür bir birleşme kutsal bir birleşme
değil, hayvanî bir birleşme sayılır.
Hz.
Mevlânâ: "Şâyet aşktan maksad Âdem’in neslini korumak ve kemâle erdirmek
olmasaydı, aşkın âvâzesi cihânda olur muydu? Şâyet şehvet aşkın kendisi
olsaydı, eşekle öküz dünya aşk defterinde listenin en başında olurdu."
der.
Hz.
Peygamber: "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku,
gözümün nûru namaz" buyurmuştur. Bu sıralama hakikaten çok enteresan ve
anlamlıdır. İslam geleneğinde cinsel güç ile bâkirelik arasında hep bir bağ
kurulur. Cinsel güç mücadeleyi, mücâhedeyi sembolize ederken; bâkirelik de
iffeti, nefsin izzetini ve kutsallığı sembolize eder. Kadının başörtüsü de bir
bakıma onun pinhânîliğini, dokunulmazlığını ve kutsallığını ifade eder. İslamî
anlayışta erkek ile kadın eşit değildir. Tıpkı gül ile nergisin eşit olmaması
gibi. Modernizm ise kadın-erkek eşitliğini her tarafa benimsetmeye çalışmakta
ve kadını daha büyük tehlikelere sürüklemektedir.
Geniş
Aile; Güvenlik, Sağlık, Üretim, İmece, Mâddî ve Mânevî Mîrasın Aktarımına Daha
Uygundur
Tarihte
olduğu gibi günümüzde de kalabalık ordular genellikle avantajlı konumdadır.
Günümüzde bazı gelişmiş ülkeler, askerî personel bulmakta zorlanabilmektedir.
Bunun başlıca nedeni, genç nüfuslarının yavaş yavaş erimesidir. Geniş aile,
üretim ve iş alanları açısından da oldukça değerli bir unsurdur. Yardımlaşma,
özgüven kazanma, paylaşım kültürüne sahip olma özellikleri daha çok geniş aile
mensuplarında gözlemlenmektedir. Çekirdek ailelerde ise daha çok bencillik,
yalnızlık, güvensizlik gibi özellikler görülmüştür.
Evlenme
Yaşının Yükselmesi, Aileyi Tehdit Eden Unsurların Başında Gelir
Maalesef
farklı nedenlerden dolayı bazı gençler geç evlenmeyi tercih etmektedir. Oysaki
Yaratıcı'nın evlilik için belirlediği ve fıtrata yerleştirdiği kabiliyetler
daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Fıtratın evliliği gerektirdiği yıllarda
evlenmemek, insanları büyük günahlara ve bu büyük günahlardan dolayı
özgüvenini, şahsiyetini yitirmeye sevk etmektedir. Evlenemeyen bireyler, büyük
günahlara sürüklendiği gibi yalnızlığa ve ilgisizliğe de itilmektedir.
Çocuk
Sayısındaki Düşüş Devam Ederse, Teyze, Hala, Dayı ve Amca Kültürleri
Kaybolacaktır
Geniş
aile; özgüven, şefkat, merhamet ve paylaşım membaıdır. Şırnak ili olarak,
şükürler olsun, hâlâ önemli ölçüde geniş aile hazinesine sahibiz. Fakat
modernizmin oluşturduğu tehdit, bizleri sarsacak hâle getirdi. Batıdan gelen
modernizm, önüne pek çok değeri alarak tepetaklak etmeye başladı ve bu sel bize
de ulaşmaya başladı. Batı her ne kadar teknoloji ve yasalara uyma bakımından
bizden ileri de olsa, geleneklerin korunması açısından doğuyla yarışamaz.
Onların bu durumu, bizi üzdüğü gibi tehdit de etmektedir.
Şimdi
ben hanginize sorsam, büyük ölçüde her biriniz “hem amcam, hem halam, hem
dayım, hem de teyzem vardır” diyecektir. Fakat maalesef, biz bir veya iki
çocukla yetinirsek, torunlarımızın amcası, halası, teyzesi ve dayısı
olmayacaktır.
Moderatörümüz
aynı zamanda bir akademisyen olduğu için, kendisine ALES sorusu gibi bir soru soralım:
“Bir çocuğun amcası, dayısı, teyzesi ve halasının olabilmesi için, annesi ve babasının
en az kaç kardeşinin olması gerekir?” Bu sorudan yola çıkarak, teyze, hala,
dayı, amca kültürü gibi değerlerden mahrum olmamak için en az beş-altı çocuğun
esas alınması gerekir.
Geleneğin
Günahı/Yanlışı, Modernitenin Sevabını/Doğrusunu Tepeler
Gelenek,
yeri geldiğinde iyi uygulanmadığında zincirleme hatalara neden olabilir. Fakat
bu hâli bile modernitenin aşırı dejenerasyonuna tercih edilir. Modern insanın
yalnızlığından ve bencilliğindense, geleneğin sakat hâlinde gerçekleşen gıybet,
haset gibi hastalıklar tercih edilir. Çünkü bu tür günahlarda bile bir ilgi,
bir önemseme durumu söz konusudur. Binaenaleyh, bu tür günahlar modernitenin
dejenerasyonundan yeğdir.”
Galeri
13.06.2025 | Basın Yayın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Web sayfalarımızda yer alan tüm bilgi, doküman, fotoğraf, video, görüntü, metin vb. tüm içerikler, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Aksi durumda: 5846 sayılı yasa kapsamında hukuki ve cezai işlem yapılır. Şırnak Üniversitesi’nin tüm hakları saklıdır.